Skip to main content

Anlatıcı: 

Yıldız Tar

(Gazeteci)

“Cin şişeden çıktı, içeri de geri koyamadılar. O yüzden şişeyi kırdılar.”

Yıldız’ın barış mücadelesi hikâyesi çocukluğundan başlıyor. Elazığ’dan Bursa’ya göç etmiş Kürt-Alevi bir ailenin çocuğu olarak 90’lı yıllarda çocukluğunu geçiren Yıldız, 2009’dan itibaren LGBTİ+ hareketinin içerisinde yer alıyor. Son yıllarda ise daha çok gazetecilik faaliyeti üzerinden LGBTİ+ hareketi ile ilişkileniyor.

13-14 yaşlarındayken bir gazetede savaşa dair bir manşet okuduğunu ve “Savaşa Hayır!” çağrısıyla karşılaştığını söylüyor. Liseye geçtiğinde ise örgütlü mücadeleyle yolu kesişiyor.

Üniversiteye başladığı dönem, Halkların Demokratik Kongresi’nin (HDK) kuruluş süreci ve kendisinin HDK’de örgütlenmesiyle aynı zamana denk geliyor.

Yıldız, barış meselesinin LGBTİ+’lar için birçok açıdan önem taşıdığını vurguluyor.

LGBTİ+’lar için barış mücadelesinin ilkesel olarak önemli olduğunu, çünkü herhangi bir yerde yaşanan savaşın yalnızca o bölge ile sınırlı kalmayıp tüm ülkeyi ve toplumu etkileyen bir duruma dönüştüğünü ifade ediyor.

Konuşmasının devamında ise sadece belirli özelliklerden dolayı özgürleşilen bir dünyanın mümkün olmadığının altını çiziyor.

Yıldız’ın vurgusu, DEMOS’un 2021’de yayımladığı “Kesişen Yollardan Daralan Alanlara: Türkiye’de Kadın ve LGBTİ+ Örgütlerinin Barış Mücadelesi” başlıklı araştırma raporunda aktarılan; çatışmanın ihtiyaç duyduğu ve yeniden ürettiği milliyetçi ve militarist ortamın ülkenin tamamında etkili olduğu görüşüyle paralellik gösteriyor.

Siyasî olarak Türkiye’de bütün toplumsal mücadelelerin en rahat örgütlenebildiği ve demokrasiye en çok yaklaşabildiği dönemin çözüm süreci olduğunu belirtiyor.

Çözüm sürecinin açtığı alan sayesinde Gezi Direnişi gibi bir toplumsal isyanın mümkün hâle gelebildiğini düşünüyor. Gezi Direnişi sırasında, toplumsal kesimler arasında örülmüş duvarların aşılabildiğini ve bunun önemli bir değişim ve dönüşüm sürecini tetiklediğini dile getiriyor.

Yıldız, İstanbul ve Ankara’daki barış mücadelesi açısından önemli gördüğü mekânlar arasında Galatasaray Meydanı ve Gezi Parkı’nın bulunduğunu ifade ediyor.

2015 yılına gelindiğinde Suruç Katliamı, bombalı saldırılar, 10 Ekim Katliamı, Kobanê Davası, Kürt şehirlerine kayyum atanması gibi peş peşe yaşanan birçok olayı barış döneminin sona ermesi ve yeniden savaş ilan edilmesi olarak aktarıyor.

Barış mücadelesi hikâyesini noktalarken geleceğe dair umudunu koruduğunu ifade ediyor. Barış meselesinin yeniden gündeme geleceğine ve küresel ölçekte savaş karşıtı hareketlerin yeniden güç kazanacağı bir döneme girileceğine inandığını belirtiyor.

Adalet Kaya

Aysel Fidan

Dilan Aydın

Özlem Şen

Umut Güner

Yasemin Özgün

Dilan Aydın

Özlem Şen

Dilan Aydın

Özlem Şen

Umut Güner

Yasemin Özgün

Umut Güner

Yasemin Özgün

Dilan Aydın

Özlem Şen

Umut Güner

Yasemin Özgün